9 Temmuz 2012 Pazartesi

İstihare...

Hangisi gerçek rüyadır sizce? Tek bildiğim, rüyaların bize bir şeyler anlatmaya çalıştığı...!
Bugün günlerden Pazartesi... "Bugün günlerden..." diye yazdım bir an duraksadım, bugünün hangi gün olduğunu hatırlayamadım. Nasıl bir şey bu? Neyse lafı fazla dolandırmayacağım. Sabah işten gelince güzelce bir abdest alarak istihare için hazırlık yaptım, namazımı kıldım ve duamı ettim. Niyet ederek sağ yanıma yattım.

Ve o inanılmaz "gerçek" inception tadında rüyalar zinciri başladı bilinçaltımın o bilinmeyen derinliklerinden. Bir bir çıktılar yüzeye. Ve her biri bana bir şeyler anlatmak ister gibiydi, heyecanlı heyecanlı oradan oraya koşturuyor, ilginç ve tanıdığım karakterleri benimle yüz yüze getiriyor ve bana bir şeyler anlatmaya, göstermeye çalışıyordu. Önce bir koridorda buluyorum kendimi. Bu koridor kanalımızın yemekhane katındaki koridor ama mekânlar değişik. Ve ikindiden akşam vaktine yakın olduğunu anlıyorum, koridoru güneşin altın sarısı ışıkları aydınlatıyordu. Sonra akşam oldu. Haber merkezinin tam ortasında bir masa. Masanın rengi yeşil. Masada birkaç kişi var ama ben sadece Erhan Çelik'i çok net hatırlıyorum. Konuşuyoruz, yemek yiyoruz. Neden sonra birkaç takım elbiseli adam çıkıp geliyor, ellerinde sözleşmeye benzer birtakım evrak. Erhan Çelik onları imzalıyor kocaman bir kalemle. Ve öyle güzel bir yazıyla atıyor ki imzaları. Aralarına benim de adımı yazıyor. Şaşırıyorum, bana kaş göz yapıp göz kırpıyor.

Aslında olaylara ve ayrıntılara çok daldığım "fark ettirildi". Rüyalarımda ve uyandıktan sonra içimde çok net bir his dalgası vardı: "Hayallerine kavuşmuş, içi içine sığmayan bir çocuğun mutluluğu..."

Rabbim hayra çıkarsın. Ve cennet, ayaklarının altında duran annelerimizin duaları Allah (cc)'un izzet-i dergâhında kabul buyurulsun! âminn...

Tüm sevgi ve esenlik dileklerimle... ♥&♥  :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder